“Yenidoğan Çetesi” davasını açan savcının ölümle tehdit edilmesine ilişkin sanıkların yargılanmasına başlandı
İstanbul'da "Yenidoğan Çetesi" davasını açan cumhuriyet savcısının ölümle tehdit edilmesine ilişkin 6'sı tutuklu 13 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul
Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada, cumhuriyet savcısını tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 6 sanık ile bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Müşteki cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'in de katıldığı duruşmanın yapıldığı salonda, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
Sanıklardan Aylin Arslantatar, salona getirildiği sırada "Yavuz sen beni tutuklattın, adalet bir gün tecelli edecek." şeklinde bağırdı.
Müşteki savcı Yavuz Engin'in de katıldığı duruşmada, kimlik tespitlerinin ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.
Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin savunmasında, dosyanın mağduru olduğunu ve sanıkların bir kısmını tanıdığını belirterek, arkadaşı olan sanıklardan Yavuz Çelik'in üvey kızının avukata ihtiyacı olması üzerine kendisinin de sanıklardan avukat Aylin Arslantatar'la görüştüğünü söyledi.
Ancak, Arslantatar'ın savcının yakın arkadaşı olduğu için dosyaya bakmasının etik olmayacağını söylediğini aktaran Zengin, olayı araştırdığında "yenidoğan bebek çetesi" diye bir çetenin izini bulduğunu anlattı.
Zengin, savcı Engin'in Aylin Arslantatar'ı makamına davet ettiğini belirterek, şunları anlattı:
"Aylin hanıma gitmek istemediğimi söyledim. Ancak ricasını kırmadım. Savcı beyin makamına gidip yenidoğan çetesiyle ilgili bildiklerimi anlatmak istedim. Aylin'le birlikte savcının odasına gittik. Savcının makamına gittiğimde dosyayla ilgili yaptığım araştırmadan bahsettim. Konu (Yavuz Çelik'in üvey kızı) Tuğçe Toptemel'e geldi. Savcı 'Neyini istiyorsun, tahliyesini mi takipsizlik mi istiyorsun.' dedi. Ben de 'Yargılansın, kendisini aklasın' dedim. 'Sen neden hastane sahiplerini, yöneticilerini tutuklamadın, raporları inceledin mi?' dediğimde raporların gelmediğini söyledi. Oysa raporlar gelmişti. Savcı, 'Bağlantı kuramadım' dedi, geçiştirdi konuyu. Bunun üzerine 'Ben kalkıp gidelim.' dedim. Savcı Yavuz Engin aşırı ısrarla bir kahve daha içmek istedi. Aylin hanım oturuyor, diye oturmaya devam ettim. Aylin hanıma makam odasından çıkınca 'Bu senin arkadaşın değil, emin ol bizi kayda aldı.' dedim."
"Bana MİT, müsteşar deniliyor çevremde"
Sanık Zengin, kimseden savcıyla ilgili kimlik bilgisi temin etmediğini, savcının numarasının, adresinin kendisinde olmadığını söyledi.
Dilekçe verilmesi gerektiği için arkadaşı Yavuz Çelik'i aradığını, 3 kişi yemeğe gittiklerini, ancak bu durumun sanki örgüt faaliyeti kapsamında toplantı yapıyorlarmış gibi kayda geçtiğini aktaran Zengin, "Savcı beyin makamını ziyaret ettikten birkaç gün sonra Aylin hanımın bürosuna gittim. Orada bir savcı vardı. Savcı, Engin hakkında 'Kendisi Manisa'da görev yaparken de polise ve jandarmaya kumpas kurmuştu, meslek içinde sevilmez.' dedi." iddiasında bulundu.
Bu esnada savcı Yavuz Engin, "Devlet kumpas kurmaz." diye bağırdı.
Zengin, "Tutuklandığımda basına servis ettiler. Sayın savcı da oradaydı, savcı şov yaptı. Benim fotoğraflarım yenidoğan çetesi lideri olarak servis edildi. İtibar suikastı yapıldı." ifadesini kullandı.
Bir örgütten bahsedilemeyeceğini savunan Zengin, "Bana MİT, müsteşar deniliyor çevremde, gücüm fazla olmasından dolayı böyle deniyor. Ben kendimi böyle tanıtmıyorum. Birisi ortamda müsteşar deyince susmak zorunda kalıyorum. Savcıya da 'Müsteşarım' dedim, ama Aylin müsteşar olarak dediği için, onu boşa düşürmemek için dedim." şeklinde konuştu.
Savcının makam odasındaki konuşmaların bir çoğunun yanlış anlaşıldığını, ses kayıtlarında da montajlar yapıldığını ileri süren Zengin, makam odasındaki "Kalem kırıldı" sözünü, dosyada yapılan hatalardan dolayı söylediğini belirtti.
Duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'in, yürüttüğü bir soruşturma dosyasında tutuklu bulunan avukat Tuğçe Toptemel'in tahliye edilmesi için tehdit edildiği yönünde başsavcılığa yazılı müracaatta bulunduğu belirtiliyor.
Bunun üzerine başlanan soruşturmada, savcı Engin'e yönelik suikast eylemi hazırlığında olan bir örgütün tespit edildiği anlatılan iddianamede, örgütün her türlü imkanının bulunduğu, kamu kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu kaydediliyor.
İddianamede, kamu görevlilerinden ve özel şirketlerde çalışan üyelerinden teknik bilgi ile destek alabilen, tabanca ve diğer ateşli silahları bulundurabilen suç örgütüne ilişkin "silahlı hafiyelik örgütü" değerlendirmesi yapılıyor.
Örgüt üyelerinin genellikle Telegram ve Whatsapp uygulamaları üzerinden iletişime geçtikleri tespitine yer verilen iddianamede, dijital materyal incelemesi sonucunda, sanıkların birbirlerinin cep telefonu numaralarını ve geriye dönük konuşma ve görüşme kayıtlarını sildiklerinin belirlendiği aktarılıyor.
İddianamede, kendisini emekli müsteşar olarak tanıtan suç örgütünün elebaşı Mustafa Kemal Zengin'in, tutuklu Tuğçe Toptemel'in serbest bırakılması maksadıyla cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'in tehdit edilmesi olayını organize ettiği ifade ediliyor.
Avukat Aylin Arslantatar'ın örgütün hukuki konularla ilgili yöneticisi olduğu öne sürülen iddianamede, örgüt yöneticisi olarak gösterilen Gökhan Güler'in ise maddi menfaat sağlamak maksadıyla cezaevinde tutuklu bulunan sanıkların usulsüz şekilde tahliye edilebilmesi için çalışmalar yaptığı, tahliye ettirdiği sanıklardan menfaat elde ederek suç örgütüne maddi gelir sağladığı vurgulanıyor.
Ceza istemleri
İddianamede, elebaşı Mustafa Kemal Zengin ile örgüt yöneticileri Aylin Arslantatar ve Gökhan Güler hakkında "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs", "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak", "yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs", "var olan ya da varsayılan suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle birlikte tehdit", "Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'na muhalefet", "ruhsatsız silah taşıma ya da bulundurma", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak" suçlarından toplam 48'er yıldan 100 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Örgüt üyeleri Baki Çelik, Yavuz Çelik, Zeynep Kaman, Muhammed Emin Orhan ile kamu görevlisi olan sanıklar T.A, M.D, M.B, M.E.Y, İ.K. ve M.G'nin ise "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "yargı görevini yapanı etkileme", "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek", "suç örgütlerinin isimlerini kullanarak birden fazla kişiyle tehditte bulunmak", "istihbarat faaliyetiyle ilgili bilgi ve belgeleri elde etmek", "kişisel bilgileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak", "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma" ve "örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
KAYNAK AA