DOLAR

39,2959$% 0.01

EURO

44,9618% -0.03

STERLİN

53,3802£% -0.02

GRAM ALTIN

4.248,20%0,28

ÇEYREK ALTIN

6.896,00%0,26

BİTCOİN

4003335฿%-3.1705

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI BULUTLU 26°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

EUROVISION’DA İSRAİL KRİZİ DEVAM EDİYOR

Avrupa Yayın Birliği’nin 1956’dan beri düzenlediği Eurovision Şarkı Yarışması hiçbir zaman uluslararası ilişkilerin dinamiklerinden, siyasetten ve politikadan muaf bir organizasyon değildi. Sadece bazı yıllar bu temas daha belirgin ve hissedilir oluyor, bazı yıllar da arka planda zayıf tonlarda varlığını sürdürüyordu.

Yarışmanın galibini belirleyen oylamalardan şarkı sözlerine, temsilcilerin basın demeçlerinden prova haftalarında yaşanan etkinliklere ve sahnede kurulan dekorlardan atılan sloganlara kadar politika, Eurovision ailesinin tüm zamanlarda ve tüm katmanlarda daimî bir üyesiydi.

EBU (European Broadcasting Union – Avrupa Yayın Birliği) bu realiteden hareketle, hazırladığı ve yıldan yıla güncellediği bütün şartnamelerde, ısrarla siyasi/dini ve ırka dayalı ayrımcılığı vurgulayan katılımlara şerh düşüyor ve olabildiğince kutuplaştırıcı dili engellemeye çalışarak çeşitliliğe vurguyu öne çıkarmaya gayret ediyordu. Bu dayatmayı bir noktaya kadar başarabildiyse de imaların, çağrışımların, fevri çıkışların ve şuursuz beyanların elbette ki mutlak formda önüne geçemiyordu. Hatta çok sayıda örnekle açıklanabilecek nahoş kayırmalara da imza atıyordu.

Özellikle Yunanistan, Ermenistan, Kıbrıs, Ukrayna gibi ülkeler Türkiye’nin yakın tarihinin de kast edildiği ana vatan, sürgün ruhu, geçmişe özlem, göç gibi temalara, çok sayıdaki şarkılarının dizelerinde yer veriyordu. Hala da veriyor. Kimi kabahat sayılabilecek tökezlemelere rağmen EBU, diplomatik çıkmazlara düşmemek için mesafesini koruyan kurum imajını türlü ört paslarla son yıllara kadar korumayı bir şekilde başardı.

Ta ki Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan çatışma haftalarına kadar.

Kuzey Karadeniz’de yaşanan savaş, bütün uluslararası kültür-sanat-spor ve diğer resmi/sivil organizasyonlara katılım tartışmalarını alevlendirince Eurovision da bu sıcak gelişmelerden uzak duramadı. EBU paralel kararlarla Rusya’nın temsiline mevcut şartlar altında rahatlıkla yasak getirdi. Ancak EBU’yu asıl sıkıntıya sokan, Ukrayna savaşına yakın tarihte Gazze’de yaşanan ve bütün dünyanın gündemine giren korkunç travmalara rağmen, Rusya’ya gösterdiği kırmızı kartı İsrail’e göstermeyişiydi.

2024’te İsveç’in Malmö şehrinde düzenlenen yarışmadan aylar önce başlayan İsrail’in katılımına yönelik itirazlar hiçbir sonuç getirmediği gibi, İsrail’in hem manşetleri belirlemesi hem de sms oylarını sağlam propaganda yöntemleriyle yüksekte tutması nedeniyle ters bile tepti. Öyle ki, yarı final sonrası Hollandalı temsilci Joost Klein, İsrail’in de aralarında bulunduğu basın toplantısındaki reaksiyoner tutumu nedeniyle önce İsrailli delegasyonun taciz radarına girdi, ardından da bir kameramanı tartakladığı bahanesiyle yarışmadan diskalifiye edildi. Tartaklama iddiasıyla açılan dava aylar sonra İsveçli savcı tarafından düşürülse de Hollanda’nın ödediği ihraç bedeli tarihe geçti.  Büyük bir sansasyon kopmuştu ama yükselen her ses bir şekilde bastırılıyor ve hiçbir yayıncı kuruluş, yarışmacı ve EBU yönetimi İsrail’in beyanlarını filtreleyemiyor ve yarışmanın trafiğini yönetemiyordu. Yılın favorilerinden Hollanda’nın saf dışı bırakılmasını kabul edemeyen çevreler seslerini duyurmaya çalışıyor, öte yandan da EBU, İsrail’in şarkısının ismini yarışma öncesi değiştirttiğini hatırlatarak adil davrandığını öne sürüyor ama inandırıcı olamıyordu. Arkası kesilmeyen protestolar ve bazı yayıncı kuruluşların sözcülerinin sert çıkışlarına rağmen 2024 Eurovision Şarkı Yarışması, İsrail’in finalde Hollanda’nın tasfiyesi ile 25’e düşen ülke arasında 5. gelerek gövde gösterisi yaptığı bir resitale dönüştü.

Bilmeyenler için hatırlatalım, Eurovision Şarkı Yarışması iki yarı final ve bir final yayınından oluşuyor. Yarı finallerde ilk 10’a girenler final yayınında yarışabiliyorlar. Final yayınında 20 temsilcinin üstüne, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya’dan oluşan, Big5 olarak anılan, yarışmanın baş finansörleri ile ev sahibi ülkenin de dahil olmasıyla toplam 26 ülke sahne alıyor. Yarı finallerde ilk 10 sadece halk oylamasıyla belirlenirken, finalde %50 jüri, %50 sms oyları sonucu tayin ediyor.

2024 Eurovision Şarkı Yarışması finalinde, katılımı her seviyede tartışılan İsrail, jüri sıralamasında 12. sırada, halk oylamasında ise 2. sırada yarışmayı bitirerek, ortalamada 5. gelmişti. Seyircinin de büyük tepkisini çeken İsrail hem provalarda hem de yayın akşamlarında performans boyunca yuhalandığı için, EBU bu reaksiyonların yayına yansımasını engellemek adına basit bir televizyonculuk tekniğini kullanmayı tercih etmişti. Canlı performansta bütün seyirci efekt mikrofonları kapatılarak, şarkının üstüne ve bitimine kayıtlı tezahürat sesleri yayına verilerek, seyirciden İsrail’e yönelik canlı tepkiler bertaraf edilmişti. Tüm yarışmacılar, arenadaki izleyici, yayıncı kuruluşların sunucuları, delegasyon üyeleri her şeyin farkındaydı ve bu türden bir müdahale tartışmaların fitilini yeniden ateşlemişti.

2024 Eurovision Şarkı Yarışması’nın düzenlendiği şehir Malmö, haftalar süren provalar ve hazırlıklar sürecinde hem gergin bir süreç yaşamış hem de ziyaretçilerin ve sakinlerinin ağır eleştirilerine maruz kalmıştı. Bu nedenle, Malmö Belediyesi, eğer İsveç 2025’in kazananı olursa ev sahipliği yapmak için aday olmayacağını aylar öncesinden duyurmak zorunda kalmıştı.

2024’ün birincisi İsviçre 2025’in ev sahipliğine hazırlanırken İsrail özelinde tartışmalar yine başlamış, bazı ülkeler yarışmayı protesto edebileceklerini duyurmuştu bile. Elbette herkes yine konuştuğuyla kaldı ve Mayıs 2025’in ortasında düzenlenen yarışma İsrail’in de katılımıyla olanca stresine rağmen programını eksiksiz tamamladı. Fakat bu kez 2024’e kıyasla bazı farklılıklar vardı. EBU, yarı finallerden ve provalardan sonra düzenlenen bütün basın toplantılarını bundan böyle iptal ettiğini duyurdu. Çünkü herkes stresliydi ve basın toplantılarında hem gazeteciler hem de fanlar artık siyasi sorular sormaktan çekinmiyorlar, tepkilerini dile getirip bütün yarışmacıları köşeye sıkıştırmaktan korkmuyorlardı. Halbuki bütün ülkelerin yayıncı kuruluşları, temsilcilerine sözleşme imzalatmış ve hiçbir şekilde şartnameye aykırı demeçler verilmemesi konusunu yıllardır olduğu gibi yine hükme bağlamıştı. Ancak bu bağlayıcılık kırılmaya hem açıktı hem de yarışma süresinde geçerliydi ve temsilciler ülkelerine döner dönmez eteklerindeki taşları fazlasıyla dökecekti.

EBU’nun önlemleri delegasyonların birbirleriyle temas etmemesi için de arttırılmış, ekip kulisleri mesafelendirilmiş, Turuncu Halı Seremonisi’nde güvenlik önlemleri sertleştirilmiş, provalar sırasında bile fotoğraf ve video kaydı alma yasakları ağırlaştırılmıştı. Ama final akşamı, İsrail’i protesto eden seyircinin tezahürat seslerinin önceki yıl olduğu gibi sansürlenmesinden de büyük bir sıkıntı yaşandı. O sıkıntı da 2025 Eurovision Şarkı Yarışması sonuçlarına göre jüri sıralamasında 14. gelen İsrail’in halk oylamasında resmi şampiyona açık ara fark atarak 1. gelmesiydi. İddialara göre 2024’ten daha fazla organize olduğu söylenen İsrail Dışişleri, yüksek bütçeli propaganda içerikli prodüksiyonlara imza atarken, sağlam diaspora desteğiyle temsilcisinin zirveyi zorlamasını sağlayabilmişti. Oylama, başka ilginç anları da yayına taşıdı. Azerbaycan jürisinin 12 tam puanı İsrail’e vermesini ilginç bulanlar olduğu kadar, mevcut desteği Dağlık Karabağ Savaşı’nda İsrail’in yardımı ve İran karşısında Azerbaycan’la ittifak halinde olmasıyla açıklayan da oldu. İsrail’den Ermenistan’a giden oylar ise, Kudüs’teki Ermeni nüfusa yoruldu. Bu örnekleri çoğaltmak kolay ve mümkün.

Eurovision’da sadece sms oylarının sonuçları belirlemesinin önüne geçmek için yıllar önce jüri dengesini yeniden sisteme dahil eden EBU, özellikle 2024 ve 2025 yıllarında İsrail’in aldığı yüksek sms oyları hakkında ikna edici bir açıklama yapmak istemedi. Herkes, şarkıları dinlemeye gerek bile görmeyen Yahudi diasporasının her telefon hattından 20’şer kez oy kullanma haklarını sonuna kadar değerlendirdiğini zaten biliyordu. 2024’ün ve 2025’in İsrail şarkılarının kötü şarkılar olduğu söylenmese de, jüri ve halk oylaması arasındaki şaibeli yüksek fark ancak bu şekilde açıklanabiliyordu.

2025 Eurovision Şarkı Yarışması’nı son anda Avusturya’nın ardından 2. bitiren İsrail, yayın bittikten günler sonra bile tartışmaların odağı olmaktan kurtulamadı. Hatta bazı ülkelerin yayıncı kuruluşları sonuçların analizine dair EBU’dan raporlar istemeye, temsilciler yayın ve prova günlerinde yaşanan gerginlikleri anlatmaya başladı. Avrupa medyası da gelinen noktada İsrail’in yarışmanın oylarını manipüle ettiğini kabul eden yorumlara yer vermeyi sürdürdü. Tüm bu reaksiyonların karşısında İsrailli yayıncı kuruluş KAN da geri kalmadı, oyların yeniden sayılmasını talep etti. Öyle ki, karşı çıkışların tam tersine KAN yetkilileri, birinciliğin İsrail’in hakkı olduğunu açıklamaktan çekinmedi. Karşılıklı ağır ithamlar, ifadeler ve anekdotlar arka arkaya gelirken EBU’nun süreci hiçbir şekilde başarıyla yönetemediğinde artık herkes hemfikirdi.

Rusya ile İsrail kıyaslamasında EBU’nun açıklaması çok netti aslında. Ukrayna Rusya çatışmasında Rus yayıncı kuruluş, nesnel ve özgür yayıncılık yapmak yerine hükümet propagandası, dolayısıyla savaş propagandası yapan bir anlayışa hizmet ettiği için yarışmaya kabul edilemiyordu. Aynı yöntem Belarus’un yayıncı kuruluşu için de geçerliydi. Oysa ki İsrailli yayıncı kuruluş KAN, yeri geldiğinde hükümetin politikalarını eleştiren yayınlar da yapıyordu. Bu anlamda bültenlerinde ve haber programlarında muhalif sözlere yer vermesi EBU için geçerli bir kriterdi. Tabii ki kamuoyu bu açıklamalardan da tatmin olmadı ve kurumsal itirazların devamı dünden bugüne artarken, İspanya başbakanı Sánchez gibi iktidar nezdinde de karşı çıkışlar ve eleştiriler birbirini kovaladı, kovalıyor.

Öfke ile rıza arasında gidip gelen manifestoların arasında 2026 Eurovision Şarkı Yarışması’nın düzenleneceği şehrin Temmuz ortalarında açıklanacağı bildirildi. Avusturya’nın yayıncı kuruluşu ORF en son 2015’te organizasyona ev sahipliği yapmış ve bütün otoriterlerden büyük beğeni toplamıştı. Ancak bu kez durum siyasi gerginliklerin, ithamların, ispatlı/ispatsız iddiaların ve kuşkuların gölgesinde aynı başarının tekrarlanması zor görünüyor. Kaldı ki mevcut gölgelerin hiçbirini ORF’nin aydınlığa kavuşturamayacağı, EBU’nun son karar alıcı üst mercii olarak kurumsal talimatlarını takip edeceği kesin.

İlk kez 1973 yılında yarışmaya katılan İsrail, Eurovision tarihi boyunca başarılı sayılabilecek bir grafiğe sahip. 4 kez birinci, 3 kez ikinci, 2 kez de üçüncü sırada yarışmayı bitiren İsrail’in diğer çoğu şarkısı da ilk 10’a girebilmiş. Özellikle İbranice şarkılardaki fonestetik, melodik yapı ve müzikalite hemen her Avrupalının kulağına hoş gelen unsurlar. Kuşkusuz 2. Dünya Savaşı sonrası İsrail’e yönelik Avrupa sempatisinin artmasının da etkisi yadsınamaz. Yine de Eurovision’a kendine özgü koreografileri ve etnik soslu iştirakleri ile İsrail’in kattığı rengin, yarışma tarihi boyunca büyük kabul gördüğü de teslim ediliyor.

Son iki yıl yaşanan gerginlik, Gazze’de yaşanan felakete yönelik uluslararası yaklaşım farklılıkları ve bu farklılıkların ürettiği samimiyetsizlikten önemli ölçüde besleniyor. Nitekim, 2026’da ülkesi Avusturya’ya ev sahipliği yapma hakkı kazandıran queer solist JJ, İsrailli yetkililerden ironik bir davet de aldı. Hatta bu davette Gazze’de Pride bayrağı dalgalandırmayı denemesi bile teklif edildi. Yaşanan kriz, zaman zaman bu türden örneklerde olduğu gibi troll bir hal alsa da yarışmanın geleceğinin tartışılması da kaçınılmazlığını koruyor.

2025 için İsrail’in katılımına itiraz eden ülkelere Almanya’nın red cevabı verdiğini eklemekte fayda var. Almanya jürisinin açık desteğini bu krizli iki yılda da alan İsrail’in, hem tarihi veballer hem de güncel ticari ilişkiler üzerinden mevcut gerilimde kendine müttefik bulduğu yorumları yapılıyor.

2012’den sonra katılmayan, özellikle katıldığı yıllarda Eurovision’u çok önemsediği için içerden eleştirilen TRT’nin tutumunu hatırladığımızda, mevcut temsillerin hangi saiklerle değer taşıdığı tekrar değerlendirilebilir. Eurovision, imajlar ve görünür olma kaygılarının zirve yaptığı bu çağda sahnesini kullanıma pervasızca açan bir platform. Ülkelerin, milli değerlerini, hassasiyetlerini, tarihi iddialarını ve uluslararası arenada inşa etmeye çalıştıkları algı operasyonlarını EBU’nun organizasyonunda tezahür ettirmeye çalışması son derece anlaşılabilir bir çaba. İsrail de Gazze üzerinden oluşturduğu olumsuz küresel imajını Eurovision gibi renkli bir sahada güncellemekte ısrar ediyor ve bunu yaparken de birçok kartı kullanmakta beis görmüyor. Kitle kültürünün bütün politik gerçekleri ve ideolojileri iyi ya da kötü yönde dönüştürebildiğini unutmayalım.

Dile kolay: Eurovision önümüzdeki yıl 70. yaşını kutlayacak. İsrail özelinde geriye dönüp bir anıştırma yapmak istersek eğer, 1979 Eurovision Şarkı Yarışması’nın İsrail’de düzenlendiğini, Avusturya’nın, Kudüs’teki sahneye ‘Heute in Jerusalem’ (Kudüs’te Bugün) isimli şarkıyla çıktığını ve son sırada yarışmayı bitirdiğini görürüz. Kudüs vurgusuna rağmen İsrail jürisinden puan alamayışına şaşıran olabilir. Mevcut konjonktürde geçmişten bugüne iyi niyetli köprüler kurmak gerçekten de zor görünüyor.

Sezon boyu nereye varacağı belli olmayan gerginliklerin ardından İsrail’in, 2026 Eurovision Şarkı Yarışması’na ev sahipliği yapacak Avusturya’ya, hangi sözler ve hangi agresyonla gideceği öngörülemiyor. Daha da tuhaf olanı şu ki; EBU’nun ne tür bir koreografi ile Love-Peace ruhunu bedenlendireceği hiçbir şekilde tahmin edilemiyor.

Kanaatim o ki, meşhur Eurovision seslenişi “Vienna Calling”, sadece Falco’nun şarkısında masumiyetini koruyabildi.

 

 

Okan VAROL

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Aleksandrov Rus Kızılordu Korosu 3 ilde konser verecek

HIZLI YORUM YAP