41,0959$% 0,51
47,7432€% 0,57
55,3743£% 0,60
4.461,22%-0,37
7.268,00%-0,42
4561468฿%1.07402
26 Ağustos 2025 Salı
Dışişleri Bakanlığı: İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği ve egemenliği hilafına yürüttüğü ve kapsamını genişlettiği askeri saldırıları güçlü bir şekilde kınıyoruz
Bu bir sıcak gelişme haberidir. Kısa süre içinde güncellenecektir. Güncellemeler için sayfayı lütfen tekrar ziyaret edin.
KAYNAK AA
Bahçeli, Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümü ile Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türk milletinin tarih boyunca medeniyet ışığının taşıyıcı ruhu, merhamet ve mehabet ikliminin muhabbetle taçlanan burcu olduğunu belirtti.
Bahçeli, bu yüksek haslet ve haysiyetin, zamanın dar kovuklarından dalga dalga sızarak yayıldığını, sönük ve solgun aynı zamanda durgun ve yorgun coğrafyaların sisli ufkunu fetih ve taarruz parlaklığıyla aydınlattığını vurguladı.
26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ile 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un içyüzünü görebilen, okuyabilen ve özümseyenler için bu aydınlığın Allah’ın bir lütfu, millet için övünç kaynağı olduğunu dile getiren Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
“Hem 954 yıl evvel, hem de 103 yıl evvel olmak suretiyle iki ayrı tarih diliminde Anadolu esaret zincirlerinden kurtularak asil ve aziz milletimizin şeref ve namusu olarak perçinlenmiştir. Özellikle Malazgirt Ovası’nda küresel ve bölgesel kuvvet dengesi yeni baştan kurulurken, jeopolitik ve jeostratejik denklemlerin parametreleriyle birlikte dünyanın istikameti ve çağların şifreleri muhtevalı değişime uğramıştır. Mesele sadece hak ederek kazanılmış bir meydan savaşı veya ulaşılmış muvaffak ve muzaffer bir dönemin inşasıyla sınırlı görülmemelidir.
Malazgirt Zaferi, tefrika ve tezvirata mahkum düşen Anadolu’nun yeniden doğuşunu müjdelemiş, haksızlığa ve zulme maruz kalan mazlumların dirilişini tetiklemiş ve teşvik etmiştir. 954 yıl önce ayrımcılık can evinden vurulmuş, ayrışmayı kamçılayan karanlık amaç ve arayışlar can pahasına darbelenmiştir. Malazgirt Zaferi, Türk milletinin varoluşsal onurunun eşanlı olarak yurt tutma hedefiyle eklemlenmesi, mukadderatının özünü teşkil eden sarsılmaz birlik ve dayanışma duygusunun iman ve kahramanlıkla yoğrulmasıdır. Bu zafer Bizans’ın kilitlediği bereket vadeden kapıları açmakla kalmayıp kırgın ve kırık gönüllerin de umut ve heyecan mayası olmuştur. Ötüken sancağı Malazgirt’te çok daha kudretli şekilde cihanşümul gayelere kilitlenmiş, maşeri vicdanda tıpkı bir cevher gibi saklı duran kutlu ülküler Kızılelma sevdasıyla coğrafyaları sarmıştır. Müslüman Türk milleti Anadolu’yu ağırlık ve harekat merkezi yaparak İ’la-yi Kelimetullah aşkının peşine düşmüş, yerküreyi 360 derecelik açıyla aklen, kalben ve fikren kuşatmıştır. Elbette Malazgirt Zaferi’nin sonuçları hala müessir ve müsellemdir. Müstevli ve muhasım çevreler bu zaferden dolayı 9,5 asırdır huzursuz, sancılı ve rahatsızdır.”
Türk milletinin varlığından, bir ve kardeşçe yaşamasından, acıda ve anıda, sevinçte ve hüzünde tek nefes olmasından korkuya kapılanların menhus ve menfur oyunlarını devamlı güncellendiğini, zaman zaman da genişletip, genellediğini belirten Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
“Hiç bitmeyen, hiç kesilmeyen, hiç eksilmeyen nice tertip ve tuzaklara rağmen Malazgirt’in manevi mirası, Büyük Taarruz’un kristalize olmuş soylu duruşu tahrip edilememiştir. Malazgirt’in emanet olarak nesilden nesile intikal eden tarihsel dokusu, makus talihi değiştiren doğası ve kuşkusuz milli yüreklerde kor gibi yanan zafer ateşiyle Terörsüz Türkiye’nin kararlı adımları ve kaderimize yön verecek sağlam atılımları el ele, güç birliği halinde yapılmaktadır. Terörsüz Türkiye, fetihler sürecinin, taarruz bilincinin, hasılı ve son tahlilde Malazgirt Zaferi’nin istikbalin tertemiz yüzüyle birleşmesi, yeni yüzyılın barış, huzur ve kardeşlikle çelikleşmesidir. Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı vatan yapan millet çatısı altındaki kardeşlik hissiyat ve hususiyeti zedelenmemelidir. Malazgirt’te temerküz eden fetih aklının, insanlarımızın diliyle kökeniyle ilgilenmeyen, bunu dert etmeyen ve ortak değerlerde buluşmayı temel alan selim ve selis iradenin, elleri öpülesi ecdadımızın çığlık kadar hür muhteşem çağrısını ve muzaffer çehresini yere düşürmeyeceğine gönülden inanıyorum.”
Bahçeli, Türk tarihinin her bir döneminde, milli bekanın muhafazası için emsalsiz sorumluluklar üstlenmiş, en çetin imtihanları sabır ve vatanperverlikle geçmiş, milli birlik ve kardeşliğin nişanesi olmuş aziz ecdadı hürmet ve rahmetle andığını vurgulayarak, “Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü yıl dönümünde Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’a, kahraman neferlerimize, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümünde ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ülkü arkadaşlarına ve muhterem şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Taarruz ve zafer günümüz mübarek olsun. Vatanımız sonsuza kadar var olsun.” değerlendirmesinde bulundu.
KAYNAK AA
Festivalin basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, bu yıl 24 Ekim-2 Kasım’da düzenlenecek festival çerçevesinde hazırlıklar sürüyor.
Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında “Ulusal Uzun Metraj”a 45, “Ulusal Kısa Metraj”a 233 ve “Ulusal Belgesel Film” yarışmasına ise 74 olmak üzere toplam 352 film kaydoldu. Bir önceki yıl toplam başvuru sayısı 267 olmuştu.
Festivalin ulusal seçkilerinde yarışacak filmler için Türkiye’de ilk gösterim şartı yer aldı. Bu sene 9 milyon liralık destekle Türk sinemasına katkı sunacak olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ulusal seçkiler 5 Eylül’de açıklanacak.
Festival kapsamında gerçekleştirilecek Sinema Okulları Öğrenci Filmleri Yarışması için başvurular 12 Eylül, Film Forum platformları için ise 22 Eylül’e kadar kabul edilecek.
KAYNAK AA
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, memur ve memur emeklilerinin 2026 ve 2027 yıllarındaki mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere 4’üncü kez toplandı.
Sayıştay Başkanı Metin Yener başkanlığında Sayıştay’da yapılan toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı İsmail İlhan Hatipoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Burak Demiralp, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı İsa Atçeken, akademisyenler Prof. Dr. Fatih Uşan ve Prof. Dr. Erdinç Yazıcı, Memur-Sen Genel Sekreteri Mahmut Faruk Doğan, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkan Yardımcısı Türkeş Güney ve Memur-Sen uzmanı Raşit Eğin katıldı.
Toplantıda, kamu işvereni temsilcileri, 2026’nın ilk 6 ayı için yüzde 11, ikinci 6 ayı için yüzde 7, 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 5, ikinci 6 ayı için yüzde 4 zam teklif etti.
Kurul, bu teklifi kabul ederek, memur maaşları ile memur emeklisi aylıklarına 2026’nın ilk 6 ayında yüzde 11, ikinci 6 ayında yüzde 7, 2027’nin ilk 6 ayında yüzde 5, ikinci 6 ayında yüzde 4 zam yapılmasına karar verdi.
Toplu sözleşme görüşmelerinde, Kamu İşveren Heyetinin taban aylığa 2026 yılı birinci 6 ay için verdiği 1000 lira zamda değişiklik yapılmadı.
Genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfında olup ilave ödemeden faydalanmayanlara yönelik artış 8 puandan 10 puana çıkarıldı.
Memurlara ödenen yabancı dil tazminatı yüzde 100 artırıldı.
Kamuda çalışan özel güvenlik görevlilerinin resmi ve dini bayramlardaki fazla çalışmaları için günlük 307 lira verildi.
Yüzde 50 artırımlı ödenen engelli çocuk aile yardımı ödeneğine yüzde 10 artış yapıldı.
Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde genele ilişkin uzlaşılan 58 madde ise oy birliğiyle kabul edildi.
Toplu sözleşme hükmünde bulunan kurul kararına itiraz hakkı bulunmuyor.
KAYNAK AA
DSÖ ve UNICEF, Dünya Su Haftası kapsamında başlatılan “Hane İçme Suyu ve Sanitasyonunda İlerleme 2000-2024: Eşitsizliklere Özel Odaklanma” başlıklı yeni bir rapor yayımladı.
Raporda, son 10 yılda kaydedilen ilerlemeye rağmen dünya genelinde milyarlarca insanın hala temel su, sanitasyon ve hijyen hizmetlerine erişemediği belirtilerek, bu durumun da onları hastalık ve daha derin bir sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya bıraktığı bildirildi.
Düşük gelirli ülkelerde, kırılgan ortamlarda, kırsal topluluklarda, çocuklar ve azınlık etnik ve yerli gruplarda yaşayanların, su, sanitasyon ve hijyen hizmetlerine erişmede en büyük eşitsizliklerle yüzleştiği belirtildi.
Raporda, “2015’ten bu yana kaydedilen kazanımlara rağmen her 4 kişiden 1’i (dünya genelinde 2,1 milyar kişi) hala güvenli bir şekilde yönetilen içme suyuna erişemiyor. 3,4 milyar insan hala güvenli bir şekilde yönetilen sanitasyondan yoksun. 1,7 milyar insan hala evde temel hijyen hizmetlerinden yoksun.” ifadeleri kullanıldı.
En az gelişmiş ülkelerdeki insanların temel içme suyu ve sanitasyon hizmetlerinden yoksun olma olasılığının, diğer ülkelerdeki insanlara göre iki kattan fazla olduğu kaydedilen raporda, bu insanların temel hijyen hizmetlerinden yoksun olma olasılığının ise 3 kattan fazla olduğuna vurgu yapıldı.
Raporda görüşlerine yer verilen DSÖ Çevre, İklim Değişikliği ve Sağlık Yapay Zeka Direktörü Dr. Ruediger Krech, su, sanitasyon ve hijyenin ayrıcalık olmadığını ve temel insan hakkı olduğunu vurguladı.
Krech, “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma sözümüzü yerine getirmek istiyorsak, özellikle en dışlanmış topluluklar için harekete geçmeyi hızlandırmalıyız.” ifadelerini kullandı.
UNICEF Su, Sanitasyon ve Hijyen Direktörü Cecilia Scharp ise, “Çocuklar güvenli suya, sanitasyona ve hijyene erişemediğinde, sağlıkları, eğitimleri ve gelecekleri riske giriyor, Mevcut hızla, her çocuk için güvenli su ve sanitasyon vaadi giderek daha da ulaşılmaz hale geliyor. Bu da bize en çok ihtiyaç duyanlara ulaşmak için daha hızlı ve daha cesurca hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
KAYNAK AA