38,5027$% -0.02
44,1899€% 0.18
51,7096£% -0.23
4.103,18%-0,03
6.737,00%-0,15
3637888฿%0.20677
Azerbaycanlıların Batı Azerbaycan’dan mecburi göçe tabi tutularak sürülmesinin 75. yılı vesilesiyle “Mecburi Göç ve Kadınlar Başta Olmakla Doğurduğu Toplumsal Psikolojik Etkiler” isimli uluslararası sempozyum, başkent Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlendi.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) ve Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı (TADİV) işbirliğinde düzenlenen sempozyuma, TADİV Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, KEFEK Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, Azerbaycan Ombudsmanı Sabina Aliyeva, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, milletvekilleri, Ankara’da görev yapan diplomatik misyon temsilcileri, STK temsilcileri ve çok sayıda akademisyen katıldı.
Prof. Dr. Attar, burada yaptığı konuşmada, davetlilere katılımlarından dolayı teşekkür ederek, Azerbaycan Türklerinin, Batı Azerbaycan’dan mecburi göçe tabi tutulmasının Türk tarihine “kara bir sayfa” olarak yazıldığını ve mecburi göç gibi olaylarda en fazla mağdur olan kesimin kadınlar olduğunu belirtti.
Zorunlu göç sürecinde çok sayıda Azerbaycanlının hayatını kaybettiğinin altını çizen Attar, bu olaya “insan haklarının ihlali ve cinayet olarak” bakılması gerektiğini vurguladı.
Attar, bu meselenin uluslararası alanda da çalışılması gerektiğine dikkati çekerek, ele alınan olayın tanıklarının ve kanıtlarının olduğunu kaydetti.
Azerbaycan Ombudsmanı Aliyeva ise sempozyumda “Ermenistan’dan Zorunlu Göçe Tabi Tutulan Azerbaycan Türklerinin Haklarının Korunmasında Ombudsmanın Rolü” başlıklı sunum yaptı.
Sempozyumda ele alınan konunun “tarihi gerçeklere ışık tutulması” açısından çok önemli olduğuna işaret eden Aliyeva, “Ermenistan’ın halen tarihi gerçekleri çarpıtarak dünya toplumunu yanıltma çabalarına şahitlik ediyoruz.” dedi.
Aliyeva, ombudsmanlık kurumu için “Ermenistan’ın gerçekleştirdiği sürgün politikasının kurbanı olan Azerbaycanlıların haklarının korunmasının” önemli olduğunu belirterek, “Bu meseleyi sürekli olarak uluslararası düzeyde gündemde tutmak ve ilgili kuruluşlar nezdinde dile getirmek, faaliyetlerimizin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Türklerinin Ermenistan’dan mecburi göçe tabi tutulmalarının sadece tarihsel bir olay değil, aynı zamanda insan hakları ihlallerini hatırlatan bir trajedi olduğunu vurgulayan Aliyeva, şunları söyledi:
“Bu konuda farkındalık yaratma ve adalet arayışına destek olmak önemlidir. İnsan hak ve özgürlüklerinin toplu ve ağır ihlali ile sonuçlanan bu duruma karşı kayıtsız kalmak cezasızlık sebebi yaratmakla bu ihlallerin tekrarına zemin oluşturmaktadır. Bunun olmaması için güç birliği oluşturmamız ve haklı mücadelemizi daha güçlü bir şekilde devam etmemiz şarttır.”
Sempozyumda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, insanlığın ortak meselesi göç sorununun en büyük mağduru olan kadın ve çocukları konuşmak üzere bir araya geldiklerini söyledi.
Batı Azerbaycan tehcirinin, 18’inci yüzyıla kadar uzandığını belirten Yenigün, “Yeryüzünün en büyük meselelerinden biri olan mecburi göç sorunu, bugün bütün dünyanın ortak çözümde buluşması gereken bir konu. Aslında göç, farklı boyutlarıyla bütün dünyanın, insanlığın meselesi.” dedi.
Yenigün, dünyanın pek çok yerinde insanların sahip oldukları farklı dünya görüşü, ırk, din ve kültür nedeniyle öldürüldüğünü, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade etti.
Özellikle kadınların göç konusunda yaşadıkları dezavantajlarına değinen Yenigün, bu noktada herkese büyük görev düştüğünü söyledi.
Türkiye’nin yerinden edilmiş kadınları korumak amacıyla yoğun çaba harcadığını dile getiren Yenigün, son 20 yılda bu alanda yaptıkları çalışmaları anlattı.
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ise özellikle 19’uncu ve 20’nci asırda insanların çok ızdırap çektiğini, büyük sıkıntılar yaşadığını, bunun yansımalarının 21’inci yüzyılda da devam ettiğini söyledi.
Malkoç, bugün dünyaya bakıldığında Afganistan’dan Suriye’ye, Libya’dan Karadağ’a, Afrika’nın herhangi bir bölgesinden Filistin’e kadar insan hakları ihlalleri, ölüm, savaş, kan, gözyaşı veya göçün bulunduğunu ifade eden Malkoç, “Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyaya huzur, refah, medeniyet getirmek için kurulan kurumlar, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bunların işe yaramadığını, hiçbir çözüm getiremediğini, Karabağ’da ve hassaten de bugünlerde Filistin’de çok açık net bir şekilde görmekte ve yaşamaktayız.” dedi.
Azerbaycan topraklarının, Ermeniler tarafından işgalinin 30 yıldan fazla sürdüğüne işaret eden Malkoç, bu konuyla ilgili Birleşmiş Milletler, AGİT, Fransa ve ABD’nin çare olmadığını söyledi.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik ve dayanışma neticesinde Karabağ ve çevresinin özgürlüğüne kavuştuğunu ifade eden Malkoç, bunun memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.
Malkoç, “Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşması şunu açıkça ortaya koyuyor ki dünyada hiçbir işgal sonsuza dek sürmeyecektir. İsrail’in bugün Gazze ve Filistin’i işgali de sonsuza kadar sürmeyecek, günün birinde hukuk gerçekleşecektir.” diye konuştu.
Türklerin barış ve huzurdan yana bir millet olduğunu belirten Malkoç, barış ve huzurun sağlanması için de uluslararası hukukun geçerlilik kazanması gerektiğini bildirdi.
Kayıtlara göre 1948-1953 yıllarında 144 bin 600, 1988-1991 yıllarında ise yaklaşık 300 bin Azerbaycanlı Ermenistan’dan sınır dışı edildi. Sınır dışı edilenlerin büyük çoğunluğu Azerbaycan’a yerleşti.
1980’li yılların sonrasında Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunun savaşa dönüşmesi Ermenistan’dan kovulan Azerbaycanlıların sorunlarını geri plana itti.
2. Karabağ Savaşı sonrasında konu yeniden ön plana çıktı ve Batı Azerbaycanlıların hakları Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da sıklıkla dile getirilmeye başlandı. Azerbaycanlı yetkililer, Batı Azerbaycanlıların yurtlarına dönme haklarının sağlanmasının Ermenistan’a karşı toprak iddiasında bulunmak anlamına gelmediğini belirtiyor.
Kaynak AA
Erzurum’da “Allahuekber Şehitleri” anıldı